22 Nisan 2009 Çarşamba

Yağmur kokulu çocuk



Bir deli rüzgar eser,
kulaklarımda sözcükler yankılanır.


Bir yamalı ezgi düşer dilime,
geçmiş zamanlardan kalma.
Çok kez çalınmış, söylenmiş
tanıdık bir ezgi.


Gözlerimde hep aynı çocuk ...
Biraz hüzün
Biraz kahkaha kokan.


Rüzgar yağmur kokar.
Bir sonbahar yağmuru...
Ne güzel yağmura boyanmak!
Islanmış teninde yağmur kokusu, ne güzel!


Ellerimi tutar aynı çocuk .
"Yağmur oluyorum bak!" deyip;
açar kollarını iki yana.


Sokağı kucaklar.

Damlalar gözlerine düşer.
Saçlarına, ellerine düşer.
Yüzünü okşar damlalar.


Işıl ışıl yüzüyle,
gözleri gökyüzünde...
Göğü kucaklar , yağmur kokan çocuk.


"Bak" der.

Gök oldum sonsuz mavi.
Gök oldum, ağladım.
Hüzün kokulu damlalar döktüm usulca.

Sonra şehir oldum
sarmaladı damlalar caddelerimi;
arındım!


Sonra güneş oldum!
Işıl ışıl koynunda bir gökkuşağı gizli.


Yedi renge boyadım bak yüreğimi.
Şimdi, yağmur kokar tenim.

Işıl ışıl koynumda bir gökkuşağı;

‘SEN’ oldum!



Bir deli rüzgar eser,
kulaklarımda sözcükler yankılanır.


Tazecik bir ezgi düşer dilime!
Düş tadında.
Daha hiç söylenmemiş
ve hiç çalınmamış bir ezgi!


Gözlerimde aynı çocuk...
Alacalı bir rüzgarın koynunda,
gökkuşağı yürekli…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder