2 Nisan 2009 Perşembe

MASALCI RÜZGAR...

* Onlar çocuktular, büyümekten korktular.
Düşlere sarmaladılar yüreklerini;
Düş oldular...


* Evvel bir zaman içinde... Ellerin; toprak kokusu. Gülüşün yedi renge boyar gökkubeyi. Bakışında tazecik umut ve bir tutam kahkaha; peşi sıra düştün masalcı bir rüzgarın ardına.


Devlerin puslu gri masalında, senin masalın gökkuşağı inadına. Gel zaman git zaman masal bu ya; bir varmış bir yokmuş... Gelgitlendi masalın; bir vardı(n) bir yok oldu(n).


Gözlerim ne zaman hüznün emanetçisi oldu diye kendine sorarsan; “İnsan büyüdükçe hayalleri küçülür mü?”dediğin an.


* Bir uçurtma kanadında alabildiğine özgürdük, alabildiğine çocuk.


* Bir varmış bir yokmuş hayaller. Evvel bir zamanın içinde sıkışıp kalmışım.


* Bol koşturmacalı saklambaç saatlerinde daimi tentürdiyot acısı çocukluğum.


* Sürgün yedim masalımdan, gerçeklik diyarına. Umutlarım kaçak ben körebe. Göçebe ruhum yolculuk nereye söyle?


* Kendime susayan yanlarıma yağıyor yağmur. Usul usul, ince ince. Damlalar susuzluğumu ve suskunluğumu alsın istiyorum. Kana kana “ben” olmak istiyorum.


* İçimdeki ihtiyarlar heyeti ile içimdeki bücür hararetle tartışmakta! ( Bir ömürlük didişme devam ediyor ... )


* Sen yine de inan çocuk; sancıyan bir gecenin sabahında güneş düşlerine doğacak herşeye inat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder