3 Şubat 2013 Pazar

SUSKUN


" Ruhuma bir taş atmış içimdeki köyün delisi. Değil kırk; bir akıllı bile bulunamamış çıkaracak."

diye fısıldayalı çok oldu ey suskun! Umman olmuşken sustukların ; nasıl da lal dilin?

Nereye akıtıyorsun zehrini? Kendi kendini zehirleyen akrepsin. Bu sefer doğruyu söylüyor sanırım burç yorumları.

Sıkıcı kelimeler işgal etmiş ruhunu. Saat tik takları arasında geçen hayatının hediyesi! Gülümseyen ses tonu eşliğinde söylenen repliklerin! Replikler... Düşlerini süsleyen sahne tozlu replikler değil bu seferkiler. Tek perdelik ama sonsuzluk kadar uzun gelen İŞ YERİ MAHKUMU  adlı oyunun rolünden bezmiş oyuncususun. Repliklerin esaretinin eseri.

Adın DÜŞ' tü  hani senin? Şimdi düşlerinden kaçıyorsun!
Masalcı rüzgarların peşindeki çocuk nerelerdesin?

İçindeki tek umut ışığın AŞKIN

Kurduğun yuvanın huzur dolu sığınağı nefes alabildiğin tek yer. Kapıdan çıkıp boğuşmak zorunda olduğun hayat cehennemi ise ruhunu kor ateşlerle sarmalamakta.

Hatırladıkça gülümsediğin hayallerin, hayalleriniz vardı oysaki. Daha masum daha mutlu bir hayat...
Modern zamanların en ulaşılmaz düşü! Ah be Don Kişot  ruhlum!



Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle, şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın






Kederinin tercümanı olmuş şair. Sen ise hala bir umut, çepeçevre çemberinden firari olabilme peşindesin.


*Yarenim:  "Dayanmak artık kolay değil. Bırakacak gibisin yarı yolda.Kalbim...Kalbim... Kalbim..." 
(Fikret Kızılok)
  

03.02.2013