4 Kasım 2010 Perşembe

DÜŞÜN SESİ...



Bir kırık kalemin ucunda ruhunu azan edenim ben.

Avuçlarında yürek dolusu virgüllerle
sonsuz öyküler yazabilmek için
inadına çocuk kalabilme düşüyüm ben.


Masalcı rüzgarların peşine takılıp
kendi düşünün izini süren bir düşüm ben.

Evvel zaman içinde;
kelimelerin tennuresini giymiş
semah eden semazendim...

Şimdinin girdabında,
dilinin lalını sol yanının coşkun ritmiyle
yeniden aşka getirmeye çalışan bir toyum...

Bir varım, bir yokum.
Varlıkla yokluk arasında göçebeyim.

Şimdi sığınıp bir çınar altına
yüreğinin bam telini dinleyen bir pervaneyim...








 











1 yorum:

  1. İşte ben de tam olarak buyum sanırsam. Belki de gaza geldim bilmiyorum. :))

    YanıtlaSil